Davranış Problemleri
Çocuklar erken periyottan itibaren tutumlarını, bulundukları sosyal platform ve norma uygun yönde biçimlendirmeyi öğrenirler. Toplumsal iletiler aracılığıyla, kendi davranışlarının diğerlerini nasıl etkileyeceği yönünde bilgi sahibi olurlar. Diğer kişilerin gereksinim ve emosyonel durumuna yönelik olarak kendini şekillendiremeyen bireyler, ilerleyen dönemlerde sorun durumlarla karşılaşır. Kuralları izlemekte, diğerleriyle empati kurmakta güçlük yaşar, karşıdaki kişinin duygusunu anlamlandıramaz ya da kusurlu biçimde söylemde bulunur. Çabuk sinirlenir, kavga başlatabilir, kurallarla (otoriteyle) çatışır, diğerlerini suçlama ya da yalan söyleme gibi tutumlar sergileyebilir. Kendi ve çevresinin (arkadaş ortamı gibi) güvenliğini tehlikeye atacak tutumlarda bulunabilir. Davranış bozukluğu olarak isimlendirilen bu durum, gelecekte antisosyal davranış bozukluğu olarak karşımıza çıkan tablonun önemli bir yordayıcısıdır.
Örnek verecek olursak, ilk okul zamanlarında yaşıtlarıyla oynayan bir birey, başkaları aralarında şakalaşırken kendiyle alay edildiğini “düşünüp” öfke duyabilir ve bu öfkeyi saldırgan bir davranışla yansıtabilir ya da arkadaşlarını üzecek bir söz, kırıcı bir tutumda bulunabilir. Bazıları bu tutum nedeniye pişmanlık hissederken bazıları pişman olmayabilir. Bu ve benzeri durumlar, davranış bozukluğunda görülen olaylara örnek gösterilebilir. Fakat bu tablo her bireyde aynı şekilde olmayabilir.
Çocukluk döneminde karşılaşılan tutum bozuklukları; karşı gelme, karşıt olma, başkaldırma, düşmancıl tarzda tekrar eden tutumlar olarak gözlenebileceği gibi sosyal norm ve kuralları ve/veya diğer bireylerin haklarını göz ardı edebileceği yönünde, tekrar eden tarzda tutum örüntüleri olarak da gözlemlenebilir. İnsan ya da hayvanlara karşı agresyon, sinir tepkisiyle kendisini gösterir.
Bilimsel araştırmalarca, toplumda görülme sıklığı %2,6 ila %15 arasındadır. Fakat klinik çalışmalarda bu durumun %20’lerin üzerinde olduğu görülmektedir. Erkek bireylerde, kız bireylere göre görülme sıklığı daha fazladır. Başlangıç yaşı 4-8 olmakla birlikte bu duruma DEHB ya da Anksiyete, Depresyon gibi teşhislerin de beraber olduğu durumlar gözlemlenmektedir.
Davranış Bozuklukları, Karşıt olma-karşıt gelme ve Davranım Bozukluğu olarak iki ayrı başlıkta ele alınmaktadır.
Karşıt olma - Karşıt Gelme Bozukluğunun Semptomları
Çocuk çabuk öfkelenir, otoriteyle çatışır, otoritenin koyduğu kurallardan yakınır, isteyerek kişileri öfkelendirme eğilimindedir, kendi tutumu sebebiyle diğer kişileri suçlar, sıklıkla alıngan, çabuk küsen ve çevresindekilere hızlıca öfkelenen bir davranışı vardır, kin duyma ve intikam alma gibi tutumlarla da kendini gösterir. Bu durum hem ev hem sosyal yaşamında sıkıntılara sebep olur.
Davranım Bozukluğunun Semptomları
Sıklıkla, insan ya da hayvanlara karşı agresyon, sinir reaksiyonuyla belirti gösterir: Zorbalık, göz korkutma, tehdit etme, fiziksel kavga başlatma, ciddi yaralanmalara neden olabilecek şekilde materyal kullanma (sopa, cam şişe, kırık eşyalar, bıçak, çakı gibi), insanlara ve hayvanlara fiziki olarak acımasızca davranma, çalma, birini zorla cinsel durumlarda bulunmaya zorlama gibi bozulmasına neden olacak tutumlar gösterebilir.
İnsan ve hayvanların yanı sıra nesne/eşyaya zarar verme tutumu da gözüken durumlar arasındadır: bilerek yangın çıkarma, nesneye zarar verme, kişinin eşyasını kasıtlı olarak yok etme gibi. Yalan söyleme, dolandırıcılık/sahtekarlık yapma, okuldan kaçma, yaşıyla uyumsuz şekilde yasa dışı tutumlarda bulunma, madde kullanma, olumsuz tutumların ardından pişmanlık duymama gibi durumlar gözükebilir. Bu durum toplumsal, akademik ve okul dışı fonksiyonu ciddi anlamda etkilemektedir. Bu gibi tutumların 13 yaş öncesinde gözlenmesi önemli bir risk etmeni olmakla birlikte yetişkin dönemde Antisosyal Kişilik Bozukluğu’nun önemli bir yordayıcısı olarak görülmektedir
Davranım Bozukluğunun Sebepleri
Erken çocukluk döneminden itibaren mizaç çeşitlilikleri (zor mizaçlı, zor yatışan bebekler) başlayan, dürtüsel tarzda tutumlar ve/veya öğrenme platformlarında yaşanan zorluklarda seyreden ve zayıf ebeveyn gözetiminin (bakım verenin sık değişimi, ihmal, istismar gibi) sebep olduğuna dair araştırma sonuçlarının yanı sıra genetik aktarım (psikopatolojiye yatkınlık), anne-baba davranışları (katı fiziksel ceza, tutarsız disiplin anlayışı gibi) ve anne-babada var olan psikolojik problemlerin (depresyon, madde kullanımı gibi) tetikleyici etkisinden söz edilmektedir. Suça bulaşmış bireylerde ya da suçlu gruplarla bağlantıda bulunma eğilimi bir diğer çevresel faktör ve aynı zamanda yukarıda bahsedilen sebeplerin bir neticesi olarak gözlenmektedir.
Gösterilen tutum sonucunda pişmanlık hissetmemek ise Davranım Bozukluğunda gözlenen bir başka önemli semptomdur. Haklı olduğunu düşünme, hatayı bir diğer kişiye yükleme eğilimi bu tip durumlarda çok fazladır. Çevreyle ilişkisinde empati kuramama, başkalarının duygu ve düşüncelerini umursamama, toplumsal ipuçlarını düşmancıl tarzda okuma ya da okuyamama, sorun çözme ve sosyal yeteneklerin eksikliği gibi durumlar çok fazla görülmektedir. Bazı durumlarda ise kognitif kapasite/zekaya dair zayıf başarımla karakterizedir.
Konya B&M Ergoterapi ve Danışmanlık Merkezinde, kişinin desteklenmesi gereken durumlarda bireye özel müdahale ve aktivite programları oluşturmaktayız.